Son yıllarda özellikle gençler arasında artan beden algısı bozuklukları, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Bunların başında ise Anoreksiya Nervoza geliyor. Uzmanlar, bu yeme bozukluğunun erken teşhis edilmediği takdirde hayatı tehdit eden boyutlara ulaşabileceği uyarısında bulunuyor.
KENDİNİ AÇ BIRAKARAK KONTROL SAĞLAMA İSTEĞİ
Anoreksiya Nervoza, bireyin normal kilosunun çok altında olmasına rağmen kilo alma korkusuyla yemeği reddettiği ciddi bir psikolojik bozukluktur. Bu hastalık genellikle genç kadınlarda görülse de, erkeklerde ve çocuklarda da giderek artan oranlarda rapor edilmektedir.
HASTALAR KİLOLARINI TAKINTI HALİNE GETİRİYOR
Anoreksiya hastaları, beden algılarında ciddi bozulmalar yaşar. Aynaya baktıklarında zayıf olmalarına rağmen kendilerini kilolu hissederler. Bu durum, yoğun diyet yapma, aşırı egzersiz, öğün atlama veya tamamen yemek yememe gibi davranışlara neden olur. Bu davranışlar zamanla ciddi kas kaybı, bağışıklık sisteminin zayıflaması, adet düzensizlikleri ve kalp problemleri gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açar.
ERKEN TANI VE TEDAVİ HAYAT KURTARABİLİR
Uzman Psikologlar, Anoreksiya Nervoza’nın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir rahatsızlık olduğunu vurguluyor. Tedavi sürecinde psikolojik destek, beslenme danışmanlığı ve aile terapisi gibi çok yönlü yaklaşımlar gerekiyor. Erken dönemde teşhis edilen vakalarda tedavi şansı oldukça yüksek.
SOSYAL MEDYA ETKİSİ VE TOPLUMSAL BASKI ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRLERİ
Sosyal medyada paylaşılan kusursuz beden algıları, özellikle ergenlik çağındaki bireyleri olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, medya okuryazarlığının artırılması ve gençlere beden olumlama eğitimi verilmesinin bu tür rahatsızlıkların önlenmesinde önemli rol oynayabileceğini belirtiyor.
AİLELER DİKKATLİ OLMALI
Uzmanlar, çocuklarının yeme alışkanlıklarındaki ani değişiklikleri fark eden ebeveynleri uyarıyor. Hızlı kilo kaybı, yemekten kaçınma, kalori takıntısı, aynada kendine aşırı bakma gibi belirtiler Anoreksiya Nervoza’nın habercisi olabilir.
Anoreksiya Nervoza, sadece bir diyet bozukluğu değil, yaşamı tehdit eden ciddi bir sağlık sorunudur. Bu konuda toplumun bilinçlenmesi, erken tanı ve uygun destekle bu hastalıkla mücadelede en güçlü silahımız olabilir.