İnsan Hakları Derneği yöneticileri, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’de Osmanlı Devleti’ne karşı yürütülen propaganda faaliyetlerinin bir parçası olarak İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee tarafından 1917’de kaleme aldığı The Murderous Tyranny of the Turks adlı kitapçığı hepimizden çok daha iyi bilmektedir
İngiltere’de Başbakan Gladstone döneminde yükselişe geçen Türk ve İslam karşıtlığı, onun takipçileri olan, çoğunluğunu Liberal Parti’ye yakın siyaset, bürokrasi ve aydın çevrelerinden kimselerin oluşturduğu bir grup tarafından yerleşik hale getirilmiştir.
Süreç içerisinde devlet politikasına dönüşen bu hâkim görüşün temsilcilerinden biri de Hristiyanlık ve İngiliz kimliğinin üstünlüğü inancına sıkıca bağlı olan tarihçi Arnold J. Toynbee’dir.
Ermeni Soykırımı iddialarını tarihçi Arnold J. Toynbee’nin yazdığı , Mavi Kitaptan alan
İnsan Hakları Derneği yöneticileri, Toynbee İngiliz istihbarat servisinin bir uzantısı olan ve 1914’te İttifak Devletleri’ne, özellikle de Almanya ve Osmanlı Devleti’ne karşı karalama faaliyetleri üretmek üzere kurulan Wellington House’un (İngiliz Savaş Propaganda Ofisi) kadrolu elemanı olarak çalıştığını da hepimizden çok iyi bilmektedir.
Tarihçi Arnold J. Toynbee, Wellington House’dan gelen talep üzerine 1915-1917 arasında Türk karşıtı ve Ermeni yanlısı yayınlar kaleme almıştır.
Bunlardan biri olan The Murderous Tyranny of the Turks’ adlı kitapçıkta, Türk-Müslüman kimliğini aşağılamak ve Hristiyan dünyasını kışkırtmak için Türklerin başta Ermeniler olmak üzere hegemonyası altındaki Hristiyanlara karşı vahşet uyguladığı, onları sistemli bir şekilde katlettiğini iddia etmiştir.
Buna karşın mazlum olarak nitelediği Ermeniler ve diğer Hristiyanlardan övgüyle söz etmiştir.
İşte Türkiye de birer ihanet yuvası olarak faaliyetlerini sürdüren İnsan Hakları Derneği yöneticilerinin Sözde Ermeni Soykırımı diyerek , ‘’ Soykırımı tanı, Soykırım af dile ve Soykırımı tanzim et ‘’ diyerek , Sözde Ermeni Soykırım iddialarını gündeme getirmesi Türkiye Cumhuriyeti Devletine duydukları alerjiden ileri gelmektedir.
ERMENİ ÇETELERİNİN İZMİT’DE KARIŞTIKLARI TÜRK KATLİAMINA İNSAN HAKLARI DERNEĞİ NİÇİN SESSİZ KALMAKTADIR.
İnsan Hakları Derneği Yöneticilerinin referans aldığı, Tarihçi Arnold J. Toynbee’nin de bizzat şahit olduğu;
İzmit sahilinden Karamürsel sahiline kadar yaşanan Ermeni çetelerinin karıştığı, Türk katliamları Yunan İşgal Kuvvetlerinin Eylül 1920 de başka bölgelerden getirdikleri Rum ve Ermeni çetelerini İzmit’e yerleştirmekle başlamıştı.
Yunan İşgal Kuvvetlerinin, başka bölgelerden İzmit’e getirdiği ve sivil halka
Türk Katliamı gerçekleştirmek ile görevlendirdiği Ermeni – Rum çeteleri köyleri ve mahalleleri yakmak gibi faaliyetlerde bulunan Yunanlar, İzmit de kaldıkları yaklaşık bir yıllık süreçte gasp, yağma, tecavüz, cinayet, gibi zulümlerle insanlık dışı vahşetlerde bulunmuşlardır.
1921 yılında Birinci ve İkinci İnönü muharebelerinin Yunan İşgal Kuvvetlerinde yarattığı tedirginlik, Haziran 1921 de İzmit’i Gemlik ve Yalova istikametinde boşaltmalarıyla sonuçlanmış ancak Yunan İşgal Kuvvetleri İzmit’ten çekilirken Ermeni ve Rum çetelerinin destek ve katkılarıyla İzmit’ten Karamürsel’e her yeri ateşe vererek Türk Katliamı gerçekleştirmişlerdir.
İNSAN HAKLARI DERNEK YÖNETİCİLERİNİN BİLİNMESİNİ İSTEMEDİĞİ İZMİT KATLİAMINI TARİHÇİ ARNOLD J. TOYNBEE ANILARINDA ŞÖYLE YAZMAKTADIR :
İzmit katliamı 24 Haziran 1921 tarihinde meydana geldi.
İngiliz gazeteci Arnold Joseph Toynbee’nin tahminine göre 300’den fazla sivil Türk o gün öldürüldü.
Toynbee olaydan kısa bir süre sonra şehri ziyaret etti, Yunan İşgal Kuvvetleri ile birlikte
Ermeni çetelerinin de katıldığı olayları belgeledi
ERMENİ ve RUM ÇETECİLERİN İZMİT TABAKHANEDE TÜRK SOYKIRIMI GERÇEKLEŞTİRMESİ:
Arnold J. Toynbee, eşi ve müttefik yüksek komisyon temsilcisi ile birlikte bir teknede İzmit’e doğru yol alırken karada Yunan ordusunun çekilmesini takip etti. Yunan ordusu bu alanı tahliye ederken çevredeki köyleri ve Karamürsel kasabasını ateşe verdiğini gördü ve şöyle aktardı:
“29 Haziran 1921 günü eşim ile birlikte üniformalı Yunan birliklerinin bir neden olmaksızın İzmit Körfezi’nin güney kıyılarında yaptıkları kundakçılığa tanık olduk. Yerel Hristiyanların çoğu Yunan ordusu ile birlikte kaçıyorlardı. “
Arnold J. Toynbee, İzmit’te Yunan çekilişinden 35 saat sonra şehre girdi ve şehri yağmalanmış ve kısmen yanmış buldu
Sahilde Yunanların mallarını taşımaya zorlanan ve sonra da kurşuna dizilen Türk arabacılarının cesetlerini gördü ve aralarında bir veya iki Türk kadın ve çocuk cesedi gördü.
İzmit camileri, soyulmuş ve kirletilmişti, tarihi Pertev Paşa Camii’nin dışında ve içinde domuzlar kesilmişti
Türk dükkânları yağmalanmış, Hristiyan dükkânların yağmalanması ise üzerlerine bir haç işareti ile engellenmişti.]
Toynbee’ye göre Türk nüfusunun genel bir katliam uğraması engellendi. Bunun sebebi öldürmeler başladıktan kısa bir süre sonra sokaklarda devriye gezmeye başlayan Fransız subaylarının çabalarını oldu.
Binlerce Türk mülteci Fransız papazlarının binasında korundu
Fakat Cuma 24 Haziran’da, Yunan çekilişinden üç buçuk gün önce, iki Türk mahallesinin (Bağçeşme ve Tabakhane)’nin erkek sakinleri gruplar halinde mezarlığa götürüldü ve 300’den fazla Türk, Ermeni ve Rum çeteciler tarafından orada vahşice katledildi.
Yunan İşgal Kuvvetleri ile birlikte katliama dahil olan Ermeni ve Rum çetelerinin Bağçeşme ve Tabakhanede gerçekleştirdiği 300 Kişilik cinayetin katliam haritası…
Dönelim İnsan Hakları Derneğine,
Yunan İşgal Kuvvetleri ile birlikte, şehri yakanları. yıkanları, sivil halkı toplu cinayetler ile katledenleri, çoluk çocuk demeden öldürenleri, genç kızlar kaçırıp tecavüz edenleri görmeyeceksin, üstelik bu ülkenin ekmeğini yiyecek suyunu içecek ticaretini geliştireceksin sonra çıkıp Ermeni Soykırımını tanıyın diyerek bize ayar vereceksiniz öyle mi?
Allah Yarattı demem sizin canınızı okurum….
Vedat ÇALIK
YORUMLAR