AGİT, Diğer bir ifade ile Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi,
Başlangıçta 1990 Paris Şartı uyarınca 1991’de Özgür Seçimler Ofisi olarak kurulan Ofis,
1992’de Helsinki Zirvesi ile rolünün genişletilmesini yansıtmak için ismi değiştirilse de, hala seçimleri gözlemlemedeki rolüyle tanınmaktadır.
Merkezi Polonya’nın Varşova kentinde bulunan AGİT’in 57 katılımcı Devlet de faaliyet göstermektedir.
Hükümetlerin AGİT’in katılımcı Devletleri olarak seçimler, insan hakları, demokrasi , hukukun üstünlüğü ve hoşgörü ve ayrımcılık yapmama alanlarındaki taahhütlerini yerine getirmelerine yardımcı olur
Ofis , Avrupa’nın en büyük insan hakları konferansı olan her yıl Varşova’da AGİT İnsani Boyut Uygulama Toplantısı’nı düzenlemektedir.
AGİT , 24 Eylül – 5 Ekim 2012 düzenlediği ‘’ İnsani Boyut Uygulama Toplantısı ’’katılımcıları arasında, Fener Rum Kilisesinin Yunanistan da bulunan propaganda ve dezenformasyon üsttü ‘’ The Constantınopolitan Socıety ‘’ ( Konstantinopolis Derneği )yöneticileri de bulunmaktaydı.
Sempozyumun gerçekleştiği 3 EKİM 2012 Tarihli oturumunda, Fener Rum Kilisesi Lideri Papaz Barthelemeos’un görevlendirdiği konuşmacı şu sözleri sarfederek uluslararası arenada EKÜMENİK iddiasında bulunuyor ve Türkiye’yi Avrupa Birliği üye devletlerine şikayet ediyordu..
FENER RUM KİLİSESİNİN YUNANİSTAN’DAKİ KARARGAHI OLAN KONSTANTİNAPOLİS DERNEĞİ’NİN İŞTE O EKÜMENİK TALEPLİ ŞİKAYET BİLDİRGESİ
‘’ 2012 HUMAN DIMENSION IMPLEMENTATION MEETING / 2012 İNSANİ BOYUT UYGULAMA TOPLANTISI ‘’
Varşova, 24 Eylül – 5 Ekim 2012
Çarşamba, 3 Ekim 2012
Çalışma oturumu 14: Hoşgörü ve ayrımcılık:
Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve ayrımcılıkla mücadele, ayrıca Hristiyanlara ve diğer din mensuplarına karşı hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığa odaklanma
Türkiye’deki Ekümenik Patrikhane
AÇIKLAMA
AGİT’e ve mevcut Başkanlığına, hoşgörü ve ayrımcılık yapmama gündemi çerçevesinde Ekümenik Patrikhane’nin hakları ve genel olarak din özgürlüğü konusunda daha geniş ancak odaklanmış bir diyaloğa katkıda bulunma fırsatı verdikleri için teşekkür ediyoruz.
1928’de Yunanistan’da İstanbul’daki Yunan azınlığın zorla göç ettirilen üyeleri tarafından kurulan, hükümet dışı bir kuruluş olan Konstantinopolis Derneği’ni temsil ediyoruz.
Müdahalemiz, Türkiye’deki Ekümenik Patrikhane’nin hala karşı karşıya olduğu temel din özgürlüğü sorunlarına odaklanacaktır.
Bu durum, uluslararası alanda yürürlükte olan ve AB kriterleriyle çelişmektedir.
Genel açıklamalar
Türk hükümeti, Ekümenik Patrikhane’ye tüzel kişilik/statü, mülk edinme/koruma hakkını reddeden ve özellikle Ekümenik Patrikhane’nin aşırı kısıtlamalar olmadan faaliyet göstermesini, din adamlarını eğitmesini ve din eğitimi vermesini sağlayacak yeni Vakıflar Kanunu’nda şu anda ele alınmayan mülkiyet sorunlarını çözen geçmişin devlet politikaları ve boğucu düzenlemeleri de dahil olmak üzere din veya inanç özgürlüğü üzerindeki ciddi kısıtlamaları şimdiye kadar hafifletmedi veya ortadan kaldırmadı.
Bu politikaların ve düzenlemelerin, paralel olarak, Türkiye’deki Rum Azınlığın sayısında dramatik bir düşüşe yol açtığını da söylemeye gerek yok.
Bu endişeler nedeniyle, Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonu (USCIRF) 2012 Yıllık Raporunda Türkiye’yi ilk kez “İzleme Listesi”nden “Özel Endişe Ülkesi – CPC”ye taşıdı ve “Müslüman olmayan topluluklara yönelik din özgürlüğünün en ciddi suçlularından biri” oldu.
USCIRF’ye göre, CPC’ler dünyadaki en tehlikeli ve istikrarsızlaştırıcı yerler arasındadır.
Din özgürlüğü de dahil olmak üzere temel hakları çiğneyen uluslar, yoksulluk ve güvensizlik, savaş ve terör ile şiddet içeren, radikal hareketler ve faaliyetler için verimli bir zemin oluşturur. Türkiye ilk olarak 2009 yılında USCIRF İzleme Listesi’ne alındı ve Komisyon, o zamandan bu yana koşulların daha da kötüleştiğini ve izlemede sürekli uyanıklık gerektiğinin altını çizerek endişeyle not ediyor.
Son zamanlardaki olumlu gelişmeler
Başbakan Erdoğan hükümetinin son zamanlarda Ekümenik Patrikhane’ye yönelik olumlu jestler yaptığını belirtmiş olsak da, bunlar genellikle kalıcı, kurumsal veya yasal reformlar yoluyla olmamıştır. Aksine, haklar ve ayrıcalıklar geçici olarak verilmiştir ve bunların iptal edilmesi veya durdurulması olasılığı açıktır.
Türkiye hükümetinin Ekümenik Patrik Bartholomeos’un, 15 Ağustos 2012’de, 90 yıldır ibadete kapalı olan Trabzon’daki tarihi Sümela Manastırı’nda bu yılki Meryem Ana’nın Göğe Kabulü İlahi Ayini’ni üçüncü kez düzenleme talebini kabul etmesini memnuniyetle karşılıyoruz.
Mayıs 2012’de, Türkiye Yargıtay Heyeti (Danıştay), Büyükada Ulusal Yetimhanesi’nin Yunan yönetiminin nihai olarak tanınması hakkında bir karar verdi.
Son olumsuz gelişmeler ve devam eden eksiklikler
Türkiye, Patrik’in ekümenik statüsünü kabul etmemekte ve faaliyetlerini tek taraflı olarak kısıtlamaya çalışmaktadır, özellikle:
Türkiye Yargıtay Kararı (2007): Ekümenik Patrik’e “Ekümenik” unvanının kullanılması yasaktır.
Bununla birlikte, bölgesel düzeyde, Mart 2010’da, Avrupa Konseyi’nin danışma organı olan Venedik Komisyonu’nun, Türk hükümetinin Patrik’in statüsünü tarihsel olarak tanınan unvan ve ayrıcalıklara dayanarak “Ekümenik” olarak tanımaması için 1923 Lozan Antlaşması da dahil olmak üzere hiçbir fiili veya yasal neden olmadığınıbelirttiğini belirtmekte fayda var.
Ekümenik Patrikhane’ye tüzel kişilik tanınmasının reddedilmesi, bunun vahim sonuçlarından biri olarak mülkünden mahrum bırakılmasıdır (ayrıca bkz. C.o.E. Venedik Komisyonu’nun Mart 2010 tarihli görüşü).
1844’ten beri faaliyette olan Halki (Heybeliada) İlahiyat Semineri, 1971’de Türk Yetkililer tarafından kapatıldı. Türk Hükümeti, yeniden açma vaatlerine rağmen, çeşitli bahaneler ve mazeretlerle faaliyetini engelliyor. Böylece, 1971’den beri Ekümenik Patrikhane, eğitimsel dini seminerlerden ve din adamlarını eğitme yeteneğinden mahrum bırakılıyor.
Ekümenik Patrikhane’nin dini metinler, kitaplar vb. yayınlamak için kendi baskı tesislerine sahip olmasının reddedilmesi.
Ekümenik Patrikhane, aşağılayıcı eylemlerin hedefi olmaya devam ediyor.
Örneğin,
Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan ulusal güvenlikle ilgili okul kitabında, “Türkiye’nin coğrafi konumu ve Türkiye’ye yönelik tehditler” bölümünde ve “Yunanistan” alt bölümünde, Ekümenik Patrikhane ve Heybeliada Ruhban Okulu da bu ülkeyle ilişkilerdeki sorunlar arasında yer almaktadır. Bu şekilde Patrikhane düşmanca eylemlere maruz kalmaktadır.
Kasım 2011’de, MS 787’de 7. İznik Ekümenik Konseyi’ne ev sahipliği yapan ve yakın zamanda müze olarak hizmet veren 1.700 yıllık tarihi Bizans kilisesi Ayasofya, İznik’te resmen camiye çevrildi.
Ağustos 2012’de, Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Bülent Arınç, Ortodoks inancının kutsal anıtı olan ve aynı zamanda müze olarak hizmet veren Trabzon’daki Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesini önerdi. İmparator I. Manuel’in (1238-1263) saltanatına dayanan Aya Sofya kilisesi, Karadeniz’deki Pontus Ortodoks Hıristiyanlarının kadim varlığına tanıklık ediyor.
İstanbul’un Karaköy-Galata semtindeki Panayia Kafatiani, Aya Yani ve Aya Nikola adlı üç kilise ve bunlara ait 72 taşınmaz, kendini ilan etmiş ve var olmayan “Türk Ortodoks Patrikhanesi (TOP)” tarafından yasadışı ve zorla işgal edilmeye devam ediyor.
Bu sonuncunun Ergenekon davasına dahil olması daha fazla araştırılmayı hak ediyor, çünkü TOP’un kurucusu ve lideri olan Peder Eftim’in (Papa-Eftim) torunu olan TOP sözcüsü Sevgi Erenerol Ergenekon davasıyla bağlantılı olarak suçlanıyor. Ayrıca üç kiliseden birinin örgütün karargahı olarak hizmet ettiği iddia ediliyor.
Bu üç kilise ve mülkleri derhal yasal sahibi olan Ekümenik Patrikhane’ye iade edilmelidir.
Son söz
Son söz olarak, insan ve azınlık haklarına ve dini özgürlüklere saygının her devletin sorumluluğu olduğunu vurgulamak isteriz. Bu, yalnızca genelgeler ve iyi niyet beyanlarıyla ele alınabilecek bir konu değildir. Bu, kararlı irade, yapıcı diyalog ve çabanın sürekliliğini gerektirir. Bu haklara saygı, her şeyden önce Türkiye için faydalıdır çünkü bu, ülkenin sosyal, etnik ve dini yapılarını güçlendirecek vebu ülkede çoğulculuğu ve çeşitliliği koruyacaktır.
Son olarak, her süreç, zorlu bir duruma getirdiği gerçek ve ölçülebilir sonuca göre değerlendirilir.
İlginiz için çok teşekkür ederim.
EKÜMENİK İDDİALARINDAN VAZGEÇMİYORLAR.
Fener Rum Kilisesi lideri Barthelemeos’un kaleminden döküldüğü aşikar olan yukarıdaki sempozyum bildirisinden de anlaşılacağı üzere, Fener Rum Kilisesi ‘’ EKÜMENİK HAYALLERİNİ ‘’ Bulduğu her platformda dile getirmekte ve ülkemizi Avrupalı dostlarına şikayet etektedir.
Bulduğu her fırsatta EKÜMENİK iddialarını hortlatan Fener Rum Kilisesi şimdilerde İznik Konsilinin 1700. Yıl kutlamalarını bahane ederek İznik Ayasofya Kilisesinde bir ayin yapmak ve dini bir ritüeli siyasetleri gereği kullanarak Ekümenik iddialarını diri tutmak istemektedirler.
TÜRK MİLLETİ GEÇİT VERMEYECEK..
Fener Rum Patrikhanesi hükümetleri ikna edebilir bürokratları aldatabilir ama Türk Milletini ne ikna eder nede kandırmaya gücü yeter.
Türk Milletinin Vatansever evlatları, Fener Rum Kilisesinin Emparyel hayallerine, Turuncu devrimine geçit vermemek için ‘’ BÜYÜK UYANIŞ ‘’ temalı miting düzenleyecektir.
İznik Ayasofya Kilisesi önünde 10 MAYIS Saat 14:00 ile 16:00 arasında gerçekleşecek olan açık alan mitingimizde göğsünde Kuvayi Milliye ateşi taşıyan tüm vatan evlatlarını bekleriz.
Vedat ÇALIK
YORUMLAR