Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Masaüstü Reklam 1
Masaüstü Reklam 1
Masaüstü Reklam 1
Semanur Gökdağ

Ümit Özdağ’ın Tutuklanması ve Gençlik Üzerindeki Tehlikeli Etkisi

Ümit Özdağ’ın tutuklanması, Türk siyasetinde dikkat çekici bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkıyor. Akademik geçmişinden milliyetçi söylemlerine, çeşitli yapılar ve çevrelerle ilişkilendirilen Özdağ, özellikle gençler üzerindeki etkisiyle de dikkat çekmiştir. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sıkıntılar, gençler arasında giderek artan bir duygusal boşluğa yol açmaktadır. İşsizlik, gelecek kaygısı ve toplumsal adaletsizlik gibi sorunlarla boğuşan gençler, bu boşluklarını dolduracak güçlü bir sese kulak verme eğilimindedir. Ancak bu sesin, yapıcı ve birleştirici olması gerekirken, kin ve nefretle beslenen bir dilde şekillenmesi, toplumsal huzuru tehdit etmektedir.

Ümit Özdağ, bu gençlerin duygusal ve ekonomik açmazlarından yararlanarak, keskin söylemleriyle onları öfkeye ve ayrışmaya sevk etmektedir. Milliyetçilik maskesi altında toplumu kutuplaştıran ve gençlerin enerjisini yıkıcı bir biçimde yönlendiren bu yaklaşım, ülkenin geleceğini tehdit eden bir dinamik yaratmaktadır. Geçmişte “PKK ile masaya oturan MHP’li” başlıklarıyla gündeme gelen, uluslararası istihbarat örgütleriyle temas ettiği iddialarıyla tartışmalara konu olan Özdağ’ın, bugün bu tür söylemleriyle gençleri nasıl bir tehlikeye sürüklediği açıktır.

Devletimiz, her zaman milletin huzurunu ve geleceğini koruma görevini kararlılıkla yerine getirmiştir. Ümit Özdağ’ın tutuklanması da bu çerçevede değerlendirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yalnızca görünen olayları değil, arka plandaki tehlikeleri de gören ve buna göre adım atan bir mekanizmadır. Ancak bu süreçte Zafer Partisi destekçilerinin provokatif eylemleri, cezaevi önünde çadır kurarak ve yürüyüşler düzenleyerek halkı galeyana getirme girişimleri, toplumsal huzura zarar vermekten başka bir amaca hizmet etmemektedir. İstanbul Valiliği’nin müdahalesiyle bu eylemlerin önü kesilmiş ve devletin kararlılığı bir kez daha gösterilmiştir.

Unutulmamalıdır ki, güçlü bir toplum, gençlerinin enerjisini doğru bir şekilde yönlendirebildiği sürece ayakta kalabilir. Gençlerimizi kin ve nefrete sürükleyen değil, umut ve dayanışma ile güçlendiren bir anlayışa ihtiyacımız var. Devletin kararlarına güvenerek, sağduyu ve metanetle hareket etmeli, provokasyonlara karşı uyanık olmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti’nin köklü geçmişi ve sağlam iradesi, milletimizin selameti için en büyük güvencemizdir. Bu nedenle, bu süreçte devlete olan inancımızı pekiştirmek ve toplumsal birliğimizi korumak her zamankinden daha önemlidir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir