Türkiye’de sezaryen oranlarındaki yüksekliğin düşürülmesi amacıyla Normal Doğum Eylem Planı gibi birçok çalışma gerçekleştiriliyor. Hastanelerde bulunan gebe okullarında anne ve anne adaylarına hamilelik süreçlerine ilişkin eğitimler veriliyor ve doğuma hazırlanmaları sağlanıyor. Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Murat Ekin ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Keziban Doğan, sezaryen ve vajinal doğumla ilgili önemli bilgiler paylaştı.
PLANLI GEBELİKLERDE SEZARYEN ORANLARI DÜŞÜK
Gebelik planlaması ve takip süreçlerinin önemine değinen Prof. Dr. Keziban Doğan, “Doğumun mutlaka planlanmasını öneriyorum. Planlı gebeliklerde ve düzenli takibi yapılan kişilerde sezaryen oranları çok daha düşük, vajinal doğum oranları ise daha yüksek. Anne adayının bir sağlık problemi varsa, bu tespit edilip tedavi edilir, gebelik öncesi gerekli vitaminler ve hazırlıklar yapılır. Örneğin, kan şekeri yüksek bir gebelik düzeltildikten sonra çok daha sağlıklı bir bebek doğurulabilir,” şeklinde açıklamalarda bulundu. Sezaryen endikasyonlarını dört başlık altında sıralayarak, vajinal doğumun daha sağlıklı bir seçenek olduğunu belirtti.
VAJİNAL DOĞUMUN AVANTAJLARI
Prof. Dr. Doğan, vajinal doğumun birçok avantajı olduğunu vurguladı. “Vajinal doğumda anne daha erken ayağa kalkar, bebeğiyle doğum masasında iletişim kurar ve doğum sırasında salgılanan hormonlar sayesinde sütü erken gelir. Ayrıca, ikinci ve üçüncü doğumlar genellikle ilk doğuma göre daha kolay gerçekleşir. Sezaryenle karşılaştırıldığında, vajinal doğumda komplikasyonlar, kanama ve enfeksiyon riski çok daha azdır,” dedi. Gebe okullarının önemine de dikkat çeken Doğan, gebelerin eğitim almasının değerli olduğunu belirtti.
SEZARYENİN RİSKLERİ VE KOMPLİKASYONLARI
Prof. Dr. Murat Ekin, vajinal doğumun anne ve bebek sağlığı açısından önemli avantajlar sunduğunu ifade etti. “Vajinal doğumda anne ve bebek arasındaki temas çok daha hızlı olur, iyileşme süreci de daha kısa olur. Sezaryen, tıbbi olarak gerekli olmadığı sürece tercih edilmemelidir. Sezaryenin komplikasyonları daha yüksektir. Örneğin, sezaryen sonrası solunum sıkıntıları, alerjik hastalıklar, obezite gibi durumlar daha az görülür. Ayrıca, sezaryenin ilerleyen yıllarda plasenta yapışma bozuklukları gibi ciddi risklere yol açabileceği unutulmamalıdır,” dedi.
GEBELİK TAKİBİNİN ÖNEMİ
Gebelik sürecinde erken teşhis ve tedavi için takiplerin aksatılmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ekin, anne adaylarının gebe okullarına gitmeleri ve pilates, yoga gibi karın kaslarını güçlendiren sporlara yönelmeleri gerektiğini ifade etti. “Gebe takiplerine düzenli olarak gitmek çok önemlidir. Ağrısız doğum mümkündür, anne adaylarının bunu bilmeleri gerekir. Sezaryen, ağrısız ve kolay gibi algılansa da anestezi riskleri ve cerrahinin getirdiği ek riskler göz önünde bulundurulmalıdır,” diye ekledi. Sezaryen oranlarının ülkemizde yüksek olduğunu ve bu oranların her yıl yüzde 2 artarak OECD ülkelerinin de üzerinde olduğunu belirtti.